25 Şubat 2012 Cumartesi

Ben de isterim!

Çok güzel bir fotoğraf makinesi için çekiliş var. Ben de katılayım dedim. Ne zamandır istediğim bir makineydi. Ama bir türlü alamadım. Çok hoş bir tesadüf oldu. Çekilişe şuradan bakabilirsiniz:

http://balkopugutasarim.blogspot.com/2012/02/bu-kimin-olsun.html

21 Şubat 2012 Salı

Woo Kyung

Do-il sits with a despondent Woo-kyung, who sighs, “Su-ah’s really pretty, isn’t she?” She calls her a heroine out of a manhwa, and Do-il concedes that she has that general look. She says that even she can see how pretty Su-ah is, and that all the guys prefer that princessy type over her own loudmouthed personality. [x]
Woo Kyung mutlu son elde etmedikçe, ben de edemeyecekmişim gibi hissetmeye başladım. Kendimi onunla öyle özdeşleştirdim ki!

16 Şubat 2012 Perşembe

"Sıradan bir günde" alınan kararlar listesi!

  • Okul kütüphanesine part-time çalışmak için başvurmak. Formu doldurdum bile.
  • Diyete devam etmek. On kilo verdim. Durmak yok!
  • Düzenli çalışmak. Çünkü birinci dönem aldığım 3.25, burs için hiç iyi bir not değil.
  • Kitap okumaya devam etmek. Sömestr tatilinden beri çok boşladım.
Şimdilik bu kadar. Olmayacak şeyler değil. Eğer öğle yemeğinde peynirli-zeytinli ekmek arası alırsam hem para açısından, hem de diyet açısından çok yardımı dokunur.
Hadi bakalım!

12 Şubat 2012 Pazar

Şlop Şlop

İzmir'e geldiğimden beri hayat çok kötü. Resmen kendimi bilgisayara yapıştırdım ve odama kapandım. Ama yine de üzerimdeki baskıyı hissediyorum.
Bir de kaplumbağalar var. İlk başta komikti, şimdi sinir bozucu olmaya başladı. Benim gibi bir hayvanseveri bile tiksindirmeyi başardılar. Çıkın hayatımdan kaplumbağalar. Her sabah onları beslemem için beni uyandırdıkları yetmiyormuş gibi, artık karınları doyduğunda da uyandırıyorlar. Öykü'yü çileden çıkaralım hadi...
Bir an önce işler yoluna girmeli. Çünkü ben çıldıracağım.

10 Şubat 2012 Cuma

Shut Up: Flower Boy Band

Sadece üç bölümünü izlemiş olmama rağmen kalbimi fetheden bir dramayla yeniden karşınızdayım. Yazım aslında dramaya hakkını hiç vermiyor. Size önerim, koşun izlemeye başlayın. Daha önce Kore draması izlemediyseniz de başlamak için hiç kötü bir an değil.

Shut Up: Flower Boy Band
















Öncelikle, bu drama hakkında bilmeniz gereken çok önemli bir şey var: Asla ama asla ismine ve afişlerine göre yargılamayın. Çünkü adı ve afişi, dizinin güzel yüzlü çocuklardan oluşan sevimli bir grup ile bu üyelerin tek bir kız etrafında dönen aşk çokgenlerini anlattığı izlenimi edinilebilir. Benim diziyi öven tonlarca yoruma rağmen diziden ilk iki hafta uzak durmamın en önemli nedeni buydu. (Boys Over Flowers'ı da herkes seviyor ve övüyor ama ben resimlerine bile tahammül edemiyorum mesela. Sadece sekiz bölüm izleyebildim. O da iki yılda... Hana Yori Dango'nun hatrına...)

Ama daha sonra zevklerini beğendiğim insanların da diziyi yere göğe sığdıramadığını görünce, ve evet -itiraf ediyorum- Sung Joon'un cazibesinin de büyük etkisiyle, diziye bir şans vermeye karar verdim. Ve son zamanlarda verdiğim en iyi kararlardan biri olduğunu gördüm.

Dramanın konusu ise kısaca şöyle: Byung Hee ve arkadaşlarından oluşan "Göz Kamaştırıcı" isimli rock grubu bir baltaya sap olamayan öğrencilerden oluşan okullarının kapatılmasının ardından son derece lüks olan Jungsang Lisesi'ne transfer edilirler. Ancak buradaki müzik grubu ile en baştan aralarında bir rekabet başlar.

Konusunu olabildiğince basite indirgedim. Çünkü hemen her şeyi dramayı izlerken görmenizi isterim. 

Başta dramanın olmadığı şeyleri belirtmiştim. Şimdi gelelim olduklarına... Bunu maddeler halinde yazmak istiyorum.
*Baştan çıkartalım şunu aradan. Afişlerin doğru yansıttığı bir şey varsa o da grubun tüm üyelerinin bakması güzel Koreli erkekler olduğudur. Tamam, mutlu musunuz? Şimdi dramanın gerçek olumlu yönlerine bakalım.













*Derinliği olan karakterler. Eğer Kore dizileri ile haşır neşirseniz hepiniz sadece ana karakterlerin birkaç boyutlu bir karaktere sahip olduğunu ve diğer karakterlerin, özellikle kötülerin, dümdüz tek boyutlu karakterler olduğunu fark etmişsinizdir. Shut Up: Flower Boy Band afişinin ve adının yüzeyselliğine büyük bir zıtlıkla derinliği olan karakterlerden oluşmuş bir drama. Sadece ana karakterler değil,  her bir yan karakter size gerçeklermiş gibi geliyorlar. Daha ilk bölümden kendinizi grubun bir üyesi gibi hissediyorsunuz ve arkadaşlıklarının gücünü görebiliyorsunuz. Afişlerde gördüğümüz kızın da tipik "prenses, zengin kızı" olmamasının da beni ne kadar mutlu ettiğini anlatamam. O tarz karakterlerden bir ömür yetecek kadar gördüm zaten.

*Çekimler. Popüler Kore dramalarının çoğu -KBS2, SBS, MBC gibi kanallarda yayınlananlar- hep bakması güzel dramalar olmuşlardır. Parlak renk tonlarıyla bana hep lolipop gibi gelirler Kore dramaları. Çok hoşuma gider o renkler. Çoğu dramanın çekimleri birbirine benzer. Hep aynı kalıplaşmış ve kabul görmüş çekim tarzında çekerler yönetmenler bölümleri. Ancak Shut Up: Flower Boy Band farklı ve atmosferin içine sokan çekimleriyle oradan da beni yakalamayı başardı.

*Müzikler. Evet Kpop seni seviyorum, eğlencelisin ama çoğu dramalarda rock adı altında elektro gitarla kendini gizleyerek insanların kanına girmen çok çirkin. Bu dizide gerçekten indie rock müzik var. Ayrıca ikinci bölümün sonunda çalan müzik içime işledi resmen. Bu kadar mükemmel bir müzik seçimi olamazdı.

*Senaryo. Kesinlikle bu kadar iyi bir şey beklemiyordum. Ana konunun yanı sıra hiçbir sahne boşaymış hissi uyandırmıyor. Her diyalog yerli yerinde ve bölümler dolu dolu geçiyor. Her karakterin bir hikayesi, bir geçmişi var ve bu ilk bölümlerde onlara ufak ufak bakma şansını yakalıyoruz.

Dizi hakkında yazacaklarım bu kadar. Aslında uzun uzun karakterlerden bahsetmek istiyordum ama eğer bu yazı birisini bile diziyi izlemeye itecekse, o kişinin karakterleri dizide keşfetmesini isterim. Uzun ve ayrıntılı yazımı dizi bittikten sonrasına saklıyorum.

Sırf dizi hakkında bir şeyler dememek için diziyi pek cazip kılmadığımın farkındayım. Ama size şu iyiliği yapacağım:

Son olarak, dramanın daha üç bölümünü izlediğimi tekrar belirteyim. (Ve zaten dört bölümü çıktı daha.) Harika başlayıp çeşitli koşullar yüzünden ikinci yarısında yıkılan diziler var. O yüzden dizi bitene kadar pek bir şey söylemek istemiyorum. Ama şu anda mükemmel. Hadi koşun izleyin şimdi.

9 Şubat 2012 Perşembe

Ben artık pek blog yazmıyorum. İçimde kaybettiğim şey her ne ise, umarım ölmemiş; sadece derinlere gömülmüştür. Hayat, yazmayınca daha da anlamsız.