22 Mayıs 2009 Cuma

The Sims

Bundan çok değil iki buçuk yıl önce anneme yalvarmıştım. "Anne ne olur! Tek isteğim The Sims 2 ve onun bütün ek paketlerini zorlanmadan oynayabileceğim bir bilgisayar al." Annem de iyisinden bir bilgisayar almıştı. O zamanlarki ek paketlerle de zorlanmıyordum doğrusu. Sonra ek paketlerin suyu çıktı ve tek bir download bile olmadan inanılmaz zorlanarak oynamaya başladım oyunu.
O zamanlar neden bu kadar yalvardığımı hatırlayamıyordum. Tamam The Sims iyiydi, güzeldi, aşırı da severdim ama yine de o kadar yalvaracak kadar sevdiğimi unutmuşum.
Şimdi hatırladım. Aslında nedeni The Sims 3 değil... Sadece şu sıralar bu oyuna gerçekten ihtiyacım var. Tüm dikkatimi yoğunlaştırmak istiyorum. The Sims 2'yi binlerce download ve tüm ek paketlerle kasmayacak bir bilgisayar MUTLAKA var! Çok da öyle aşırı pahalı bir şey olduğunu düşünmüyorum. Biliyorum gözüm doymuyor ama şu anda buna gerçekten ihtiyacım var.
Tüm zihnimi The Sims'e odaklamaya ihtiyacım var. Kıyafet yapmak, resimler-videolar çekmek istiyorum. Mümkünse uyuduğum saatler dışında aklımda sadece The Sims olsun. Başka bir şey olmasını kaldıramıyorum çünkü. Zihnim yoruluyor. Kaçacak noktalarım zaten sıfırlandı neredeyse, hazır bu mükemmel sığınma yerini hatırlamışken tekrar unutmadan oraya kaçayım. Kaçayım ki kırılmayayım. Kaçayım ki insanlardan uzak durayım. Kimseye ihtiyacım olmadığını tekrar hatırlayayım.
Bugüne kadar birileriyle mi geldim? Yoo. 10 yaşına kadar yapayalnızdım ben. Ve kimse olmadan, hiç kimse olmadan mutlu bir hayat sürmüştüm. The Sims, kitaplarım, hikâyelerim, resimlerim, çizgi filmlerim... Hepsi yanımdaydı ve dünya üzerindeki pek çok insandan daha mutluydum. Yalnızdım ve ayaktaydım. Bunu yine başarabilirim. Sadece bilgisayarımın daha iyice olmasına ihtiyacım var.
Her zamanki gibi yaralarımı sarıp devam edeceğim.

Ve şunları hatırlayacağım;
Asla ama asla birisinin hayatındaki en önemli kişilerden olmak hakkına sahip değilim. Bu saçma sapan fikirlere nerden kapılıyorum bilmem. Ama nedense sürekli bu ümitle yaşıyorum. O zaman da insanlardan onların veremeyecekleri şeyler istiyorum. İnsanlara bu haksızlığı yapamam. Kimseyi suçlayamam ki beni öyle göremedikleri için! Ben doğduğumdan beri bu şekilde geldim. Her insanın yeri var. Benim yerim bu. Benim yerim insanların güzel zaman geçireceği ama sonra bir başkasıyla çekip giderken belli belirsiz el sallayacağı ve daha sonra da gördüğünde gülümseyip, basit bir merhaba diyip sonra en yakın arkadaşını koluna takıp unutacağı kişi olmak. Yangın çıktığında kendimi kurtarmak zorundayım. Çünkü başkalarının kurtaracak en yakın arkadaşı çoktan olacak. Her zaman çevremdeki herkesin benden daha fazla seveceği biri olacak. Hep böyle oldu, hep böyle olacak. Bundan sonra saçma sapan hayallere kapılmayacağım. Yerimi bileceğim.
Ama madem benim yerim bu, bu yerde daha az zarar görmenin yollarını bulacağım. Birincisi, asla ama asla insanlara bana davrandıklarından farklı davranmayacağım. Birisi beni ne kadar umursuyorsa, onu o kadar umursayacağım. Kimseye yalvarmayacağım. Ortaya bir öneri atıp reddedilirsem "Sen bilirsin," diyeceğim. Kimse hak etmiyor çünkü. Herkesi çok seviyorum. Yine seveceğim. Ama artık öyle bir şeyi çok istemeyeceğim. "Ne olur şöyle yapalım," demeyeceğim. "İstersen yapalım, istemiyorsan pekâlâ." daha çok kullanacağım bir cümle olacak.

Ve yine söylüyorum, yerimi bileceğim. Bazı insanlar demek ki bu şekilde yaratılmış... Böyle olmaları gerekiyor. Neden bilmiyorum ama ne yaparsam yapayım değişmediğine göre "kader" diyip geçeceğim. Ve herkes en yakın arkadaşıyla eğlenirken ben The Sims oynayıp, hikâyeler yazıp, kitaplar okuyup, Sakura seyredip ve hiçbirinin ömürleri boyunca tahmin edemeyeceğinden daha gerçekçi, daha etkili, daha yaratıcı hayaller kurup hepsinden daha çok eğleneceğim.

Ve yine hepsini çok seveceğim. :D

Hiç yorum yok: