29 Eylül 2010 Çarşamba

Kabul Etmiyorum!

Eşofman altımı aldılar benden! Senelerdir benimle birlikte büyüyen(!), yaz kış demeden her gece onunla uyuduğum (tabii yıkandığı geceler hariç ama genelde sabahları yıkatır akşamları giyerdim yine, neyse), yazın çok sıcakken bile vazgeçmediğim, annemin görmekten bıkıp kaldırdığı zamanlarda başka eşofman altıyla yatınca huzur bulamadığım, en dertli anlarımda giyip "Evimdeyim, huzurluyum, mutluyum," dediğim biricik eşofman altım.
Seneler boyu neler neler yaşadık birlikte. Okuldan veya dershaneden yorgun argın, veya mutsuz, veya nasıl dönersem döneyim onu giydiğimde içimi bir huzur kaplardı. Yayılıp kitap okumak ve tüm dertlerimi unutmak çok kolay olurdu.
Annem de biliyordu ki o kadar eskimesine rağmen atmak için çok da ısrar etmiyordu. Ama o kadar sene giymiştim ki eşofmana benzer bir yanı kalmamıştı. Yine de pes etmemiştim! Taa ki yırtılana kadar! O zaman annem sonunda isyan etti. Ama ben yine de pes etmedim! Yırtık pırtık da olsa giydim eşofmanımı! Bu sabah ise anneannem aldı ve "Atıyorum Öykü bunu," dedi. "Hayııır!" dedim, aldım, giydim ve yatağıma uzanıp ağladım.
Şu birkaç günde benim için değerli olan çok şey koparılmıştı benden. Eşofman altım da olmazdı. "Dikelim?" dedim. "Yama yapalım?"
"Saçmalama," dedi annem. "Aynısından alırız."
"Köpek ölünce aynı cinsinden alırız demek gibi bir şey bu!"
"Öykü üzgünüm ama o eşofmana karşı hisleri olan sadece sensin. O eşofman sana karşı bir şey hissetmiyor!"
Anlamaz ki beni. Anlayamaz. Büyük çabalar sonucu aldılar eşofmanımı benden.
"Parçalayıp toz bezi yaparım onu," dedi anneannem. "Bir parçasını da sana veririm."
Facebook'ta grup açacağım "Kıyafetleri Kesip Toz Bezi Yapma Vahşetine Son Verelim!" diye.
Benim biricik eşofman altımı toz bezi yapıyorlar. Zaten onunla takım yaptığım Spider Man tişörtüm de iki sene önce kayboldu. Nerde olduğunu bilmediğini söylüyor annem ama biliyorum çöpe attı onu. Spider Man tişörtü kaybolduktan sonra daha bir sıkı sarılmıştım eşofman altıma.
Onu da aldılar benden.
Her şeyimi alıyorlar. Ühü...

27 Eylül 2010 Pazartesi

Kalp Kırıklığı

Biri var. Hakkında daha önce hiç buraya yazı yazmadım sanırım. Yazmaya layık görmedim. Oysa çok büyük bir başarısı vardı kalbimi kırmak gibi. Takma isim bulamıyorum ona. O kadar alçak bir oyun karakterine henüz denk gelmedim. Kimin ismini versem onu övüyormuş gibi hissettim, yazamadım.
Yazamayacağım o yüzden asla. Ama kırık kalp gerçekten onarılmıyormuş. Gerçekten bir yerler hep acıyormuş. Çok da önem vermediğiniz insanlar kalbinizi kırabiliyormuş. Sırf kalbinizi kırdıkları için önem kazanabiliyorlarmış. Hayalleriniz gerçekleştiği hızla yıkılabiliyormuş.
Çok geçti üstünden, fakat hâlâ arada bir aklıma geliyor öyle. Boş verin beni.

21 Eylül 2010 Salı

Küçük Kardeş

Az önce Oğulcan odama gelip üzgün bir sesle: "Abla, sen üniversiteyi kazanamadın mı?" diye sordu.
"Çok oldu, yeni mi öğrendin Oğulcan?" diye sordum gülerek. Suratı asık bir şekilde başını sallayıp "Evet," dedi.
"Olsun, seneye çok çalışıp giderim üniversiteye!" dedim onu neşelendirmek için.
"Nasıl?"
"E, bir daha girebilirim ki sınava. İstediğin kadar girebiliyorsun."
Oğulcan koşup sarıldı bana. "Oley, bu sene her istediğini yapacağım. İstediğin yemekleri bile yapacağım! Kazanacaksın!" dedi ve gitti.
Bazen bu çocuk çok şeker oluyor.

İstekler

Annem, kardeşim ve ben, anneannemin evinden ayrılıp kendi evimize doğru yelken açmak üzereyken anneme pek de ümitli olmadan "Anne, köpek alsak ya?" dedim. Demez olaydım. "Hayır!" şeklinde bir cevapla karşılaştım. Tüm sorumluluğu alacağımı, evin pislenmeyeceğini falan söyledim ama "Bakamam ben," diyip durdu. Benim bakacağım kısmının neresini anlamadı acaba?

Saçlarımı boyatmama da izin vermiyor zaten.

Anneciğim seni seviyorum ama şu sıralar pek bir üzüyorsun beni, bilesin.

13 Eylül 2010 Pazartesi

Büyümek

Geçen gün annemin yanına gittim. "Anne, artık umursamıyorum, biliyor musun?" dedim.
Anlamadı ilk önce ne dediğimi. Tabii yine sonda söyleyeceğimi başta söylemiştim. Nasıl anlayabilirdi ki?
"Artık aramayacağım o insanı. Beni bir kez daha yarıyolda bırakırsa, ben de onu bırakacağım. Onun, beni üzmesine, benim hayallerimin önüne geçmesine izin vermeyeceğim. O beni reddettiğinde, hiç üzülmeyeceğim. Ona aynı gözle bile bakamıyorum anne. Kendimden başka dostum yok artık sanki. Ama benden önemli değil ki bu! Eğer bu dostluk beni yıpratıyorsa, bana ne ki ondan?" dedim. "Artık umursamıyorum anne, ne yaparsa yapsın umrumda değil."
Bana baktı ve gülümsedi: "Sonunda büyümeye başlıyorsun küçük kızım."
Ama benim içimden hiç gülümsemek gelmiyor.