31 Temmuz 2009 Cuma

Bir Şarkısınız Siz...

Benim bazı alışkanlıklarım var. Kendimi bildim bileli sahip olduğum ama sonradan varlıklarını fark ettiğim...

Mesela, eğer bir kişiden hoşlanmıyorsam veya ona kızgınsam asla ama asla bana dokunmasına tahammül edemem. Asla! Öyle yanlışlıkla değmeye bile dayanamıyorum. Beni çileden çıkartıyor. Yani eğer ben size kızdıysam, sakın dokunmayın bana. (Babamın asla beni öpmesine izin vermememin nedeni de bu olsa gerek.)

Diğeri de, ben herkesi şarkılarla özdeşleştiriyorum. Bir şarkıda birkaç kişi olmuyor ama bir kişinin birkaç şarkısı olabiliyor. Sadece bir şarkıda birkaç kişi olmuştu. Neyse... Birisini düşünürsem elim farkında olmadan o şarkıya gidiyor. Hakkında düşündüğüm her insanın şarkısı var. Hepsinin... Farkında değildim onları şarkılarla özdeşleştirdiğimin.

He bir de bazen hayallerime kendimi o kadar kaptırıyorum ki, gerçek zannediyorum. Ve karşımdaki insana bazen o nedenle gereğinden iyi veya kötü davranabiliyorum.

Şimdilik bunların farkına vardım... Ama eminim daha birçok bu tip alışkanlıklarım vardır...

28 Temmuz 2009 Salı

FFXIII Resimleri

Eli kulağındaydı yeni FFXIII resimlerin kaliteli versiyonlarının gelmesinin. :D Çünkü hep önce dergi taramaları gelir, sonra ordaki resimlerin kaliteli versiyonları. :D

Resimlerden favorimi koymak istiyorum. Çok tatlılar yahu.

Vanille & Hope

25 Temmuz 2009 Cumartesi

Adam

Televizyonda çıkan eski bir klibin başındaki şiir... Hoşuma gitti.

Sevip de söyleyemediğim şarkılar var
Bir dizesini asla hatırlayamadığım şiirler
Keşke, keşke o ben olsaydım dediğim hikaye kadınları
Düşlerim var...
Uyandığımda yalnızca başını hatırladığım,
Ve asla sonuna kadar görmeyi beceremediğim
Bir adam var düşümde, tam dokunacakken uyandırıldığım
Bir adam, sonumuzun ne olacağını hiç öğrenemediğim
Düşümde bir adam var, benim mi bilemediğim
Bir adam var diyorum, düşünüp düşümden ayrı kaldığım...

24 Temmuz 2009 Cuma

Melek


Melek, sana ne yabancılaşmışım şu günlerde... Bunu fark ettim az önce. Oysa beni en iyi anlayan sensin. Ben düştüğümde bana elini ilk uzatan sensin. Her ne kadar öyle gözükmese de en gerçek olan sensin.

Hakkında yazılmayı en çok hak eden sendin. Hâlâ öylesin. Oysa ben sakındım. Olabildiğince az bahsettim senden burada. Sana bir teşekkür bile etmedim. Sadece suçladım, sitem ettim. Hep sitem ettim sana.

Sonunda seni de kaybettim. Seni hayallerimde bile canlandıramıyorum artık. Bugün tekrar düşündüm seni birden. Sonra anladım ne kadar uzaklaşmışım sana.

Sen bir tanesin.

Hep vardın ve hep olacaksın.
Hep elimden tutacaksın.

Gelecekle ilgili çok büyük bir korkum vardı benim bir süredir. Ama az önce fark ettim ki boşunaymış. Çünkü sen hep benim evim olacaksın.

Sensiz buraya kadar gelemezdim. Sensiz nefes bile alamazdım... Hep hayata tutunmamı sağladın. Hep sağlayacaksın. Ben seni bırakmamak için elimden geleni yapacağım. Sen de bırakma beni ne olur.

Buna çoğu kez lanet etmiş olsam da, ve çaresiz pek çok anımda yine edecek olsam da...
İyi ki varsın Melek!

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Aaaa!

Bu arada söylemeyi unuttum!
Benim Sakura ve Shaoran'ım hâlâ huzurlu! Tsubasa Chronicles'dakiler ayrı bir olay!
Bu harika bir haber oldu benim için. Ve ben de artık biraz daha huzurluyum. :D

19 Temmuz 2009 Pazar

iPod Touch

Eve gidince babamı bana iPod Touch alması için ikna etme çalışmalarına başlayacağım. Gülfer'de gördüm de. Ne hoş bir şey o ya... Hem 32 GB. Tepe tepe kullanırım işte. xD

17 Temmuz 2009 Cuma

Bodrum Vol. II xD

Eveeeet, yazmıyordum bir süredir.
Manga konserine gittim ve hatta Ferman ve Özgür ile tanıştım. Ama onu Samsun'da resimler ve videolar ile anlatmayı tercih ediyorum. :D
Dört Kafadarlar Takımı'nın 61. kitabını ve "Dedektiflik Elkitabı" isimli özel kitabını alıp, okudum. Süperlerdi!
Yes Man izledim. Çok mutluyum. Hoş filmdi. He bir de Big Daddy isimli bir film izledim, Adam Sandler'ın. O süperdi. Gülmekten yerlere yattım. :D

Moonlight diye bir dizi izlemeye başladım. Cnbc-E ve E2 bağımlısı oldum zaten şu son günlerde. Moonlight, Chuck, Dexter, How I Met Your Mother, Pushing Daisies falan izledim. Yarın da Terminator izleyeceğim. :D

Julia geldi Bodrum'a! Çok eğlendik! Tekne turuna çıktık, kitap fuarı gezdik, Bodrum Çarşısı'nın altını üstüne getirdik. :D Çok güzeldi gerçekten. Özellikle tekne turu epey eğlenceliydi. Gerçi tatsız bir kaza oldu ama neyseki sonucu kötü olmadı. :D
Ben Julia'yı denize ittim. :P Sonra da arkadan tanımadığım biri beni denize itti. Sanırım sonra herkes birbirini itmeye başladı. Akım başlatmış olabiliriz. :D

Elma suyu içtim. Çok beğendim.

Hee tiramisu da yedim. Onu da beğendim. Önceden de yemiştim ama pek hatırlamıyordum. :D

Diskoya da gittim! Hem de bir gecede üç taneye. :D Üç disko gezdik, ben sadece üç yudum alkol aldım. Zaten hiç ilgimi çekmedi hiçbir zaman.

Ve ömrümde ilk defa midye yedim. Çok güzeldi. :D

Moonlight denen dizi çok güzel. Benim hayal gücümü ve yaratıcılığımı bir yıllık uykusundan uyandırdı. Kısa sürmüş ama o dizi. Çok üzüldüm bu duruma. Neyse izliyorum işte.

Prison Break'i özledim! Cnbc-E finalini verecek. Ühühü... İzlememek için kendimi zor tutuyorum. He Prison Break afişi aldım! Kocamaaaan! Süper! Param olsa bizimkilere de alacağım da... Neyse.

İnşallah 1 Ağustos'ta BKM Mutfak gösterisine gideceğim. He bir de Epica konseri için bilet almalıyım. Üf üf... :D Ölme eşeğim ölme.

3 Temmuz 2009 Cuma

Çocukluk Anıları ve Rüyalar



Hiçbir zaman şu insan bilinçaltını anlayamadım. En azından kendiminkini... Gayet istediği kişiyi istediği anda rüyasında görebilen, rüya gördüğünü fark edebilen ve onu kontrol edebilen pek çok kişiyle tanıştım. Tanıdıklarımın yarısından çoğu hatta...
Ama ben kesinlikle o gruba dahil değilim. Yıllarca rüyamda görmeyi dilediğim kişileri göremezken, hiç aklımın ucundan dahi geçmeyen kişileri devamlı görüyorum rüyalarımda.
Özellikle iki kişi var ki, beni her ay ziyaret etmekten hoşlanıyorlar. Biri bende bıraktığı çok kötü anılar nedeniyle... Diğeri ise... Bilmiyorum. Ama bu iki kişiyi de yine görmek istesem göremem.

Dün gece tamamen normal bir şekilde yatağa girdim. Bolca uyumak istiyordum. Biraz Prison Break hakkında kafa yordum. Dila'nın bahsettiği o önemli karakter kimdi? Hep bunu düşündüm hatta... Sonra uyuyakaldım. Aklımdan son zamanlarda bir kez olsun geçmemişti o ikinci kişi.

Çocukluk arkadaşım... Bu sefer gerçekten geride bırakmıştım onunla ilgili anılarımı. Çünkü artık ortak hiçbir şeyimiz yoktu. Hiçbir şey paylaşmıyor, birbirimizi görmüyorduk. Aynı anda ağzımızdan dökülen veda cümlesi de sanki onu bir daha görmeyecekmişim hissini vermişti. Ve arkadaşımı geçmişte bırakmıştım. Rüyalarımı da terk etmişti.

Derken dün gece durduk yere geldi yine. Birkaç şey söyledim ona içimde kalmış olan. Gerçekte öyle düşünmesem de rüyamda düşünüyordum söylediğim şeyleri. Kızdı biraz. Söylediklerime değil... Zamanlamama...

On altıncı yaşımın son rüyasının bu olmasını istemezdim sanırım. Ama belki de artık rüyalarımı terk ediyordur eski dostum. Artık tamamen yabancıyızdır.

Sıra diğerinde. O da terk etse ne hoş olacak...