7 Ağustos 2010 Cumartesi

Doyumsuz

Kendime acı yaratmayı seviyorum ben sanırım. Tam hayat harika, mükemmel, çok eğleniyorum diye düşünürken; birden bire "ama"lar beliriyor kafamda.
Ama hâlâ kiloluyum.
Ama bu sene üniversiteye girip giremeyeceğim belli değil.
Ama hâlâ Kyuhyun Koreli ve ünlü.
Ama ben hâlâ oyun karakterleri ve ünlüler hariç kimseye ilgi duyamıyorum.
Ama bende hâlâ Cardcaptor Sakura'nın tüm mangaları ve orijinal DVD'leri yok. Within Temptation: The Black Symphony DVD'sini bile alamadım!
Ama ama ama...
Sahip olamadıklarım yerine, sahip olduklarıma odaklanabilsem bir. Odaklanmak değil de sorun, dikkatim kolay dağılıyor. Açgözlülüğüm kendini gösteriyor.
İşin kötü yanı, bunları düzeltmek için hiçbir çaba göstermiyorum. Oturup hayallerimin gerçekleşmesini bekliyorum. On yaşımdan beri hiçbir şey önüme altın tepsiyle sunulmadığı halde... Ümit etmeye devam ediyorum.
Ya da bunlardan hiçbiri değil mutsuzluğumun nedeni. Hayal gücümün yok olmasından dolayı hırçınlaştım ben. Gözlerimi kapadığımda hiçlikle karşılaşıyor olmak korkuttu beni. Hayal kuramayan insanları "eksik" diye tanımlamamın cezasını çekiyorum belki de.
Melek'in gitmesine izin vermek, hayatımda yaptığım en büyük hata mıydı yoksa?

Hiç yorum yok: