24 Eylül 2009 Perşembe

Şimdi Okullu Olduk, Sınıfları Doldurduk!

Bugün itibariyle 2009-2010 eğitim-öğretim yılına girmiş bulunmaktayız. :D Çok çılgın ve eğlenceli bir gün geçirdim bu nedenle anlatmak istiyorum. :D

Sabah 6'da ilginç bir şekilde zorlanmadan yataktan kalktım. (Ama bu kesinlikle bir istisna.) Kumaş pantolonumu, gömleğimi, kravatımı bir de yeşil hırkamı giydim. Ve çok sevindirik oldum. Seviyorum okul kıyafetimi. :D Sonra kahvaltımı yapıp okula doğru yola çıktım. Servisim olmadığından ötürü okula iki araçla gitmem gerekiyordu. Minibüslere giderken Süheyla Hoca ile karşılaştım. Otobüse bineceğini söyledi ama ben arkadaşlarımla da buluşacağımı söyleyip -yalaan- minibüslere doğru koştum. Daha sonra meydanda dolmuşa bindim. "Öğrenci ne kadar?" diye sorup cevabımı aldıktan sonra dolmuş şoförü "Eh okullar da açıldı. Hayırlı olsun, keh keh." diye daldı konuşmaya.
Ben: Evet yaa.
Şoför: Ne çabuk geçti yaz, değil mi?
Ben: (Zaten bu konuda dolmuş bir şekilde) Öf evet ya, bitti gitti koca yaz.
Şoför: Keh keh.

Sonunda okula varabildim. Yaşar'ı görür görmez koşup sarıldım. Özlemişim keratayı. :D Saçları sakalı gitmiş tabii. Alayımı da ettim hemen. (İnanılmaz zevk alıyorum bundan. :D) Daha sonra tüm sınıfla bağıra çağıra sarıla öpe bir araya geldik. Sınıfta belirlediğimiz oturma düzeneğine isyan çıktığından ötürü ben tören sırasında en önü kaptım. Serkan, Rıdvan ve Damla ile plan yapıyorduk. Sınıf yeri bilinmediğinden ötürü sıra arkadaşlarından biri sağa biri sola gidecekti. Benim yönüm soldu. Müdür yardımcısı İsmail Hoca sınıfa gidebilirsiniz dediğinde bir de ne göreyim benden önce diğer kişiler koşmaya başlamış. Yarısı da diğer sınıflardan bizim sınıfa kaynak yapan kişilerdi ya neyse. Ben de görür görmez koşmaya başladım ve manzara tam görülmeye değer oldu.
Okulun en büyük öğrencileri -hem de örnek sınıfı- törenden sırayla değil koşarak okula gidiyor! Öğretmenler gülme krizine girdi. Biz ise bir gayret koşturuyoruz. Merdivenlerde panik yaptım. Neresi sağ neresi sol karıştı. Sonra Rıdvan'ı gördüm onunla sağa doğru koşmaya başladık. (Sola koşsana Öykü!)
Rıdvan ve Ben: Burası 12/F şimdi E gelmeli... G!!!! TERS YÖNE KOOOOŞ!
Yolda E sınıfından Yaman ile çarpıştım ve ikimiz kahkahalar atarak "ÇEKİL ÇEKİL" diye haykırdık. Bu manzara da enfesti yani. Koca koca öğrenciler bir sağa bir sola koşturuyor. Ama bütün hazırlıklara rağmen ayakta kalakaldık. Hep benim panik yapıp sağa koşturmamdan ötürü! (Aslında önceden kapı açılabiliyormuş. Ah önceden keşfetseydik bunu!) Fakat ne olduysa artık Damla ve ben tam kopya merkezinin yani Rıdvan ve Samet'in önüne geçmeyi başardık! :D Duvar kenarı olmaması beni çok üzdü. Çünkü duvar kenarını çok severim ben. Ama yine de yerimi sevmeye başladım.
Şimdi öğretmenlere gelelim. Bir kere Fizik-Kimya-Biyoloji'de okulun en iyi üç öğretmenini de kapmışız. Çok sevindim. Edebiyat'a biricik Gülgün Hoca'mız giriyor. Ki bana bu bile yeterdi. Amaaa daha da güzelleşti ve Almanca'ya tatlı mı tatlı, melek Suna Hoca geldi! (Bu uğurda edilen duaya da teşekkür ederim, işe yaradı. :D) Zaten ben dayanamayıp sormuştum ona hangi sınıflara girdiğini. :D Kötü olan ise İngilizce derslerinden birine Cihan Hoca'nın girecek olması. "CEZANI ÇEKECEKSİN!" haykırışlarıyla fırlatılan defterler yine rutinlerimizden olacak gibi. Damla "Her dersten önce defterini kontrol edeceğim, ona göre!" dedi. Olayı bilmeyenler için pek bir şey ifade etmeyebilir bu cümle ama anlatmaya üşeniyorum. :D

Sonunda sınıfa yerleşince her şey bir anda eski halini aldı. Sanki hiç tatile girmemişiz gibi. Bedirhan bağıra bağıra şarkı söylüyor, Tugay bağıra bağıra yorum yapıyor, Damla ve ben müzik dinliyoruz, Rıdvan ve Samet atışıyor. :D Sonra bir baktım ki Öznur ilginç bir şeyler yapıyor. Yerimde duramam tabii, gittim baktım. Milletin ilk çocuğunun kız mı yoksa erkek mi olacağına bakıyormuş. Önce inanmasam da yine de hemen "BEN DE İSTİYORUM! BEN DE İSTİYORUM!" diye zıplamaya başladım. Öznur da baktı. Önce kız çıktı, sonra erkek çıktı, sonra yine kız çıktı, sonra yine erkek... "İkiz olacak galiba," dedi Öznur. Sonra ben kesin sonuç istediğimden birkaç kez daha baktırdım ve erkek çıkmaya başladı devamlı. Damla ve Tuğçe'nin de erkek olacakmış. Artık üçümüzün çocukları kanka olur. Sonra Öznur pek çok şey gösterdi ve yaptığı şeyin sonunda gerçekten çıktığına inandım. :P

Iraz yaz boyunca resim çizmiş. Ve tek kelimeyle aşmış! Hepimiz dumur bir halde resimleri inceledik. Uzaktan bakınca yazıcıdan çıkarılmış gibi görünüyorlardı.

Sonra ben Öznur'dan o halkayı alıp bizimkilerin çocuklarına bakmaya başladım. Serkan ve Rıdvan "Çok saçma yaa," derken sonra "Ben kızımı senin oğluna vermem!", "Hadi oradan asıl ben senin kızını benim oğluma almam!" diye tartışmaya başladılar.

Bir ara Başkan geldi ve lülelerimi çekiştirmeye başladı. "Artık önünde oturmuyorum, derste ne ile oyalanacaksın bakalım," dedim. Başkan da "Evet yaa, neyse arada gelir oynarım," dedi. Sonra her gören saçımla oynamaya başladı ve bir anda kafamda on tane el hissetmeye başladım. Rıdvan: Niye herkes Öykü'nün kafasında?
Minik: Baksana şu saçlaraaaa!
Nesrin: Ya bozmasanıza ben şekil yapıyorum.
Ben: ...

Çok zorla elde edilen öğle yemeğinin ardından Cihan Hoca'nın dersi geldi çattı ama kendisi gelmedi. Çok şükür! Sonraki ise Seçmeli İngilizce dersiydi ve Uğur'un dayısı geliyordu. Sınıfa gelir gelmez İngilizce konuşmaya başladı.
Sınıf: Heee?
Sonra sıra herkesin kendini tanıtmasına geldi.
Kıvanç: I'm Kıvanç Kırcı. I'm Uğur Aygün's best friend.
Hoca dahil herkes gülme krizine girdi. Bu kadar mı not düşkünü olur insan. :D
Rıdvan arkamda hocanın dediklerini çevirip, "Doğru mu Öykü?" diye sorup duruyordu. Çocuk Prison Break izleye izleye İngilizce'yi sökmüş. Helal valla. Samet ise Prison Break'ten bildiği birkaç cümleyi (I hope so, Yep, That's not the right way, I have a plan) kendini tanıtmakta nasıl kullanabileceğini düşünüyordu.
Sıra ona geldi.
Samet: I'm Samet Duman. I hope so I will be a lawyer.
Hoca: Really?
Samet: Yep!

Ben kendimi tanıttığımda üç yıldır benden haberi olduğunu ve hedeflerime ulaşacağımdan emin olduğunu söyledi. (Uğuuuur arkamdan neler söyledin dayına sen?)

Derste Samet ve Rıdvan'ın bir cümlesi daha benim kahkaha atmama neden oldu. Hoca komik bir şey söylediğinde güldüm. Hocanın söylediklerinden hiçbir şey anlamayan Samet, Rıdvan'a: Öykü güldüğü zaman biz de gülelim. *yapay bir hahahaha atar*

Son ders İngilizce ile günümüz sona erdi. Çıkışta da yokuşu yine bizimkilerle birlikte indik. O kadar özlemişim ki o yokuşu inmeyi. Uğur bugün hiç düşmediğim için beni tebrik etti. Ama sonra kaldırımdan tam sırtüstü düşecekken Rıdvan'ın bir yandan yanındakiyle konuşup bir yandan beni sırtımdan ittiğini hatırladım. Ama en azından düşmedim! Rıdvan'da da refleks olmuş artık.

Aslında anlatacak bir sürü küçük ayrıntı var ama bu kadarı yeter. Yoruldum. :D Kısacası çok eğlenceli bir gündü, çok eğlendim.

10 yorum:

Tifa dedi ki...

Valla günümüzü süper anlatmışsın :D Bir kere daha yaşadım hepsini, ne gündü yaa :D Hele o bütün 12.sınıfların koşturmasını unutamıyorum :D Sadece biz değilmişiz dedim :D Özlemişim sınıfımı :)

Yuna dedi ki...

Ben de çok çok çok özlemişim. Ve o koşuşturma görüntülerini elde etmeyi çok istiyorum. :D

JuliaChang dedi ki...

o koşuşturmaca bizde de vardı :D:D hatta geçen sene yer meselesinden çok çektiğimiz için 4 kişi (tahmin ettiğiniz üzere bunlara gökçe de dahil dfsad) 2000 mevcutluk okul sırasında en öne geçtik kekler gibi :D:D zil çalar çalmaz millet bi hurraaa haline geçti zaten, biz de dayanamadık hafiften koşturmaya başladık :D Selen'in laf süperdi özellikle ''bu kadar çabadan sonra dandik bi yere geçersek hepsini gebertirim''

Yuna dedi ki...

Hahaha... Halinizi hayal edebiliyorum. Özellikle bugünden sonra. :D İyi bir yer tutmuşsunuzdur umarım. :D

Ecem dedi ki...

ay yarıldım! i have a plan ahuahuha:D
yaşasın prison break ve kazandırdıkları öyleyse :P

vee ne derler ki, umarım kolay ve az sinir/ağlama krizli bir dönem geçiririz.

Yuna dedi ki...

Eveeet yaşasın! :D

Ve son dileğine tüm içtenliğimle katılıyorum. O ağlama krizleri çok yıpratıyor insanı. Mutlu mesut girelim sınavlarımıza. :D

Adsız dedi ki...

Off benim de lise günlerim gözümde canlandı :( Valla her saniyenin kıymetini bilip yaşayın diyebilirim :D

Bu arada tek dileğin Almancacıyla ilgiliydi ve o konuda da dileğin (dileğimiz) gerçek olmuş, mutlu olmaman için hiçbir sebep kalmamış :D

Yuna dedi ki...

Haklısın her saniyeyi değerlendirmek lazım. Hem de son senem. Ühühü duygulandım sınıfımdan ayrılmayı düşününce. :D

Ve teşekkürler yeniden. :D Evet, zaten mutlu ve huzurluyum artık. :D

Rdvn dedi ki...

He he çok heyecanlıydı lan ilk gün:Dİyi goştuk sınıflara ama yine kaptk iyi yerler:)

Yuna dedi ki...

Sorma ya. :D Gerçi ben şimdi İngilizce derslerinde Cihan Hoca ile göz göze geliyorum oturduğumuz yerde ama olsun mutluyum. :D