9 Haziran 2010 Çarşamba

Final Fantasy X

Final Fantasy X aşkım öyle bir kabardı ki gözyaşlarına boğuldum.
Her bir sahneyi hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor.
Gece gece niye böyle aşka geldiysem artık...
Eğer ölünce insan cennete gidiyorsa ve ben de gidebilirsem kendimi Spira'da bulacağımdan eminim!
Besaid Adası'nın mavi denizinde yüzeceğim. Luca'da Blitzball maçlarını seyredeceğim. Kilika'daki kulübelerde kalacağım. Zanarkand'a gidecek; Tidus, Yuna, Auron, Wakka, Lulu, Rikku ve Kimahri ile ateş başında oturacak; sabahlara kadar muhabbet edeceğim.
Tidus bana Blitzball öğretecek.
Yuna, summoner olmak için yaşadıklarını anlatacak.
Auron geçmişten bahsedecek. Braska ve Jecht ile ilgili anılarını anlatacak.
Wakka sürekli küçük bebeğinden bahsedecek.
Lulu da onun gevezelikleri yüzünden iç çekecek.
Rikku bana Al Bhed dilini öğretecek.
Kimahri bana Mt. Gagazet'i gezdirecek.
Kulağımda hep o mükemmel melodiler olacak.
Ama benim Spira'mda Cloud da olacak...
Birlikte Macalania Ormanı'na gideceğiz. Parıldayan ağaçları seyredeceğiz.
Final Fantasy X benim için bir insanın üretebileceği en mükemmel şey.
Daha ötesini henüz görmedim.
Görebileceğimi de sanmıyorum.
Seviyorum seni Final Fantasy X.

Hiç yorum yok: