14 Şubat 2011 Pazartesi

SEOUL



Seoul (ya da Seul da diyebilirsiniz ama ben Seoul'u seviyorum) sevdamın nasıl başladığını anlatmak istiyorum bugün.

Her şey Damla'nın bizde kaldığı bir gün başladı. Kore pop müziğini yeni keşfetmiş olan Damla ve ben bilgiye ve daha çok müziğe aç bir şekilde YouTube'da klipleri bir bir devirirken iki yazı öncesinde paylaştığım SEOUL Song isimli klibe denk geldik.

O klipte gördüm ilk defa Kyuhyun'u. "Ah ne tatlıymış," diye bir yorum yaptım. Klip çok tatlı ve çok güzel olduğu için hemen bizi etkiledi. Ayrıca orada geçen mekanlar da ayrı bir güzeldi. Yorumlara baktığımızda "Ben de Seoul'da yaşamak istiyorum," diye yorumlar gördüğümüzde "Vay be bak benim Tokyo'da yaşamak istemem gibi Seoul'da yaşamak isteyenler varmış," dedim Damla'ya.

Klibi bir daha izledik ve düşünmeye başladık acaba nasıl olurdu Seoul'da yaşamak diye. Sonra birden kendimizi Seoul'da kiralık ev ararken bulduk internette.
"O sular fışkıran köprüyü gören bir ev olmalı!" diyordum. Saatlerce Seoul'da evlere ve Seoul resimlerine baktıktan sonra yataklarımıza yattığımızda ikimiz de Seoul'da yaşama fikrini tamamen benimsemiştik. Ben neyse de Türkiye'nin dışında yaşamayı hiç hayal etmemiş olan Damla da çok heveslenmişti.

Sonra hayaller kurduk gerçekleşmeyeceğini bile bile. Köprü manzaralı evimizde uyanıp TV'de bir müzik kanalı açıyorduk. Sevdiğimiz Kpop şarkılarını dinlerken kahvaltı yapıyor sonra da okulumuza yollanıyorduk. Akşam SHINee'nin sahne alacağı Music Bank programının çekimleri olacaktı ve Damla ile onu izlemeye gidiyorduk. Canlı canlı SHINee'yi görebiliyorduk. O klipteki ahşap alışveriş merkezinde geziyorduk. Damla bir müzik dükkanında zaman geçirirken ben de bir kitapçıda kitapları inceliyordum. Ah belki o Jonghyun'la karşılaşırdı ben de Kyuhyun'la karşılaşırdım. (Evet bu hayali kurduğumuz gün Kyuhyun'u ilk defa görmüştüm. İlk görüşte aşk misali direkt hayal kurmaya başlamıştım ne yani. :D) O Kyuhyun'un klipte resim yaptığı yerde geziyorduk Damla ile. Bir sürü, bir sürü resim çekiniyorduk. Hep uzakdoğu dizilerinde gördüğüm o büyük akvaryumlardan Seoul'dakine gidiyor ve balıklarla dolu bir dünyaya adım atıyorduk. Çekik gözlü sevimli insanlar yanımızdan geçtikçe Seoul'da olduğumuzu bir daha fark ediyor, bir daha seviniyorduk.

O geceden sonra Seoul'da yaşama kararı aldık Damla ile. Çok araştırdık nasıl gidebileceğimizi. Yurt dışına öğrenci gönderen okulumuzdan emekli bir öğretmen ile görüştük. Bizi kesin göndereceğini ve bizimle iletişime geçeceğini söyledi ama sonra hiç aramadı. Okuldaki rehberlik öğretmenimizle bir sürü üniversiteye mail attık anlaşmaları var mı diye. Ya olumsuz cevap geldi ya da hiç gelmedi. Loto bile oynadık belki tutar da burs aramak zorunda kalmayız diye. O da tutmadı. En sonunda Bahçeşehir Üniversitesi'ni bulduk. Seoul'da bir üniversite ile anlaşması olan ve %100 burslu girersek Kore'ye de burslu gönderecek üniversite! Hayallerimiz oradan geçiyor!

İnsanlar bizdeki bu Seoul saplantısını anlayamıyor. Türkiye'nin suyu mu çıktı diyenler var. Onlara zaten bir şey bile demiyorum da, Amerika dururken neden Kore falan diye soranlar var. Ben de o insanlardaki Amerika saplantısını anlamıyorum ama en azından saygı duyuyorum. Benim kararlarıma da saygı duyulsa keşke. Neyseki annem de Damla'nın ailesi de bizi destekliyor. Bu kadarı yeterli bence.

Kore'ye gitme isteğimden önce hayattan hiçbir beklentisi olmayan bir insan haline gelmiştim. Ruh gibi geziniyordum ortalıkta. Çok fazla yaşadığımı, daha fazlasına gerek olmadığını düşünüyordum. İntihar düşüncesi değil de sadece boşuna yaşıyormuşum gibi hissediyordum. Hayatın bana daha fazla getirecek bir şeyinin olmadığını düşünüyordum. Kore'ye gitmek istediğim için bir yıldır ayaktayım.

Bu yüzden oturup şu son birkaç ay çalışma tempomu arttırmalıyım. Üniversite sınavında ilk 20.000'e girmeliyim. O zaman hayallerimi gerçekleştirebileceğim. Bu nedenle sanırım yeniden bilgisayara ara vereceğim bir süre. Bakalım ne kadar tutabileceğim bu sözümü.

Benim için dua edin! Bahçeşehir Üniversitesi'ne girebilmem için pozitif enerjilerinizi gönderin bana lütfen!

2 yorum:

Tifa dedi ki...

Aah ah! Bir gün gerçekten o kurduğumuz hayalleri gerçekleştireceğiz. Hayallerde kalmayacaklar. Hepsini birer birer gerçekleştireceğiz! :W

Yuna dedi ki...

Kesinlikle gerçekleştireceğiz! :D Tüm hırsımı çıkaracağım valla. :D